Tıp fakültesi’nde en sık duyduğumuz sözlerden birisiydi: “İlaçla 7 günde ilaçsız bir haftada!”…
Bahsedilen konu üst solunum yolu enfeksiyonlarının tedavisi… En deneyimli profesörlerden yıllarca duyduğumuz bu söz ise hem deneyim hem de bilimsellikle kanıtlanmış bir gerçek…
Kendimiz soğuk algınlığı (nezle) gibi hastalıklara yakalanınca doktora gitmeyi düşünmesek bile en değerli varlıklarımız olan çocuklarımızı -haklı olarak- en hafif ateş veya burun akıntısında doktorlara götürüyoruz… İlaç verelim ateş çıkmasın, öksürük, burun akıntısı geçiversin, hemen iyileşsin istiyoruz…
Bu tür rahatsızlıkların pek çoğu antibiyotik tedavisi ile düzelmeyecek enfeksiyonlar… Boğaz, bademcik, kulak, burun ve sinüs enfeksiyonlarının yaklaşık yüzde 80’i viral kökenli… Bu tür virüslere etkili bir antibiyotik tedavisi ise henüz keşfedilmiş değil maalesef…
Virüs enfeksiyonları nasıl tanınır?
Virüs kaynaklı enfeksiyonlar da tıpkı bakteriyel (mikrobik) enfeksiyonlar gibi yüksek ateş ile kendilerini gösterebilirler… Ateş genellikle 37-38 derece civarı seyreder… Kimi zaman 40 dereceyi bulan ateşli viral enfeksiyonlar da görülebilir … Oysa çocuklar yüksek ateşe rağmen bakteriyel enfeksiyonların aksine ateşsiz dönemlerde aktif ve sağlıklı görünümdedir… Burunları akar… Hapşırır… Gözleri sulanır… İştahları çok etkilenmemiştir…
Bu tür enfeksiyonların laboratuar tetkikleri ile tanısı çok kolay değildir… Bu tanı araçları her laboratuarda bulunmadığı gibi, virüslerin çok çeşitliliği ve değişkenliği nedeniyle laboratuar testleri ile gösterilmesi çok zor bir işlemdir… Virüs enfeksiyonlarının, mikrobik (bakteriyel) enfeksiyonlardan ayrımı genellikle hekim tarafından klinik gözleme ve hasta hikayesine göre yapılır…
Virüs enfeksiyonlar antibiyotikle tedavi edilmez!
Viral solunum yolu enfeksiyonu ( nezle, soğuk algınlığı, grip vb.) hastalarının tedavisi tüm dünyada semptomatik (hastanın şikayetlerini rahatlatıcı) olarak yapılır… Yani bu hastalıklara karşı etkili bir antibiyotik tedavisi olmadığından vücudun bağışıklık sistemini güçlendirici, öksürük, burun akıntısı gibi şikayetleri azaltıcı ilaç tedavileri verilir… Antibiyotiklerin hastalığın seyrine bir etkileri yoktur…
Gereksiz antibiyotik kullanımı dirençli mikroplar oluşturuyor!
Vücudumuzda bulunan 100 trilyondan fazla bakterinin sağlığımız üzerinde olumlu dengeleyici etkileri var! Bu bakterilerden bir kısmı vücutta vitamin üretilmesine yardımcı olurken bir kısmı da sindirim ve bağışıklık sistemini güçlendirici etkide bulunuyor… Antibiyotik kullanımı sonucunda bu “dost bakteriler” ölünce, vücudumuzdaki denge bozularak zararlı bakteriler çoğalıyor… İshal gibi istenmeyen ve tedavisi güç enfeksiyonlar ortaya çıkıyor…
İstanbul Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr Fatma Oğuz Türkiye’de üst solunum yolu enfeksiyonlarında gereksiz antibiyotik kullanımının son yıllarda ciddi bir şekilde arttığını belirtiyor. Prof Oğuz’un açıklamalarına göre reçetesiz, komşu veya eczacı önerisi ile gereksiz antibiyotik kullanımı çocukların sağlığını ciddi olarak tehdit altına alıyor…
Son yıllarda en etkili antibiyotikler bile pek çok mikrobik enfeksiyona karşı etkisiz hale geliyor. Antibiyotiklerin sık ve gereksiz kullanımı tedavi edilmesi güç, dirençli mikroplar yaratıyor… Basit antibiyotik şuruplarla tedavi edilebilen enfeksiyonlar, daha ağır antibiyotikler, hatta iğne tedavileri gerekir hale geliyor… Bu dirençli mikropların kişiden kişiye (özellikle kreş ve okullardaki çocuklara) bulaşmasıyla direnç tüm topluma yayılıyor…
Gelişmiş ülkeler bu kadar fazla antibiyotik kullanmıyorlar
Pek çoğumuzun eş, dost akrabasının bulunduğu, hep hikayelerini dinlediğimiz İngiltere ve benzeri gelişmiş ülkelerde antibiyotik kullanımı kontrol altına alınmış durumda… Öyle eczaneden elini kolunu sallayarak antibiyotik almak kimin haddine düşmüş? Hangi GP (İngiltere’nin pratisyen hekimleri) ilk görüşte hastasına antibiyotik reçetesi yazmış? İngiltere’ye yerleşen bir hastam: “orda ateşten kırılsak bile antibiyotik vermiyorlar” diyor attığı e-postalarda…
Oradaki sistemin pek çok yanlış ve açığı var, toplumumuza uygulanması neredeyse pratik olarak imkansız… Fakat toplum bu sisteme ayak uydurmuş, antibiyotik kullanımları ve dirençli enfeksiyonlar ciddi ölçüde azalmış… Bu sistem ülkemizde uygulanmasa bile sağlık bakanlığı ve ilgili sivil toplum kuruluşlarının gereksiz antibiyotik kullanımını sınırlayıcı önlemler alması şart…
Çocuklarımızda antibiyotik kullanımına bağlı yan etkiler ve hastalıklara karşı gelişecek direnç konusunda toplum olarak bilinçlenmek, ateşin önlemini alarak doktorların önerisi doğrultusunda hareket etmek, basit solunum yolu enfeksiyonlarında hemen antibiyotiklere sarılmamak lazım…
Mutlu ve Sağlıklı Günler…
Dr. Umut Altunç
Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları